top of page

 

Kozyatağı Mehmet Çavuş Cami/

Modern Mosque, Kozyatagi

Tasarım Ekibi/ Design Team

Y. Mimar Süha Günenç

Prof.Dr. Şevket Sunar

Sene/ Year: 1988

Yer/ Location: Istanbul, Turkey

Durum/ Situation: Uygulandı/ Implemented

P.S. English text will be added soon. Until then, you can automatically translate the page from Turkish to English with right click.

IMG_20190627_170042_693_edited_edited.jpg

21.12.2022

 

Halk arasında Modern Cami olarak da bilinen Kozyatağı Mehmet Çavuş Cami’nin tasarım hikayesi babamın cümleleriyle asagıdaki gibidir;

‘Kozyatağı Mehmet Çavuş Cami’nin tasarımı ve avan projesinin de, Hocam Prof. Dr. Şevket Sunar ile birlikte yasal müellifiyim. O dönemde de Kozyatağı’nda ikamet ediyordum ve rahmetli Sefer Yamalılar'ın (dönemin Kozyatağı Mahallesi Muhtarı) talebi üzerine 1984 yılında projeye başladım. Daha sonra hocamdan destek istedim ve aynı yıl avan tasarımı birlikte ve bilabedel tamamladık ve ruhsatını aldık. Uygulamanın başlangıcının gecikmesi üzerine, 1991 yılında yurtdışına giderken, gerekli yasal izinleri vererek projeden ayrıldım.‘

Babam, projelerini incelerken buldugum bu yazıyı Cami ile ilgili bir blogdaki eksik verilen bilgiye ithafen yazmis. Cami’nin tasarimcisi olmasina ve kendi cizdigi resmi ruhsat proje paftalarinin altinda hocasiyla birlikte adinin yazmasina ragmen, isminin Cami’nin tasarimcisi olarak hicbir yerde dogru bir sekilde anilmiyor olmasi gercekten cok uzucudur. Konuyla ilgili internette ve gazetelerde yayinlanan bir cok yanlis ve eksik bilginin onune gecmek icin, hikayenin eksik olan kisimlarini babamin vefatindan sonra bu sekilde tamamlamak istedim.

Cami ile ilgili mimari yorumuma gelecek olursak; Cami’nin cok begeneni oldugu gibi begenmeyen insanlar da bulunmaktadir. Begenilmeme sebebi genellikle Geleneksel Turk Mimarisine uymadigi hususudur, ama zaten Cami tasarlanirken hicbir zaman Geleneksel Turk Mimarisine uyacagi sozuyle yola cikilmamistir. Babamin da soyledigi gibi bu postmodern bir Cami’dir.  Hala ogrenmeye ve yeniliklere ac bir mimar olarak, gecmisi taklit etmenin bizi hic bir yere goturmeyecegini ve bazi degisimlere acik olmamiz gerektigini dusunuyorum. Imkansizliklar icinde yapilan, yaklasik 14 senede imece usuluyle tamamlanan ve ne babamin ne de hocasinin hic bir ucret talep etmeden tasarladigi bu Cami’nin ulkemizdeki mimari acidan bazi guzel gelismelerin baslangiclarindan biri olduguna inaniyorum. Imkanlar daha fazla olsaydi, cok daha guzel  ve cok daha gorkemli insaa edilebilecegini biliyorum. Ornegin malzemeler farkli olabilirdi ya da minare... Biliyorum cunku babam bundan daha fazlasini hayal etmisti, ama o donemdeki imkanlarla ortaya cikan yapinin benzerlerinden zamaninin cok otesinde oldugunu da dusunuyorum. Dini yapi tasarlamak diger yapilari tasarlamaktan bir tik daha risklidir, cunku din gelenekle ic ice olmustur ve insanlar dini yapilarda hep geleneksel izleri gormek isterler. Halbu ki, yurtdisindaki dini yapi orneklerine baktigimizda bir cok modern ornekle karsilasiriz ve gorkemlerinden hicbir sey kaybetmezler. Bize dusen ufkumuzu genisletmek ve yenilige acik olmaktir. Ancak bu sekilde ileriye gidebiliriz.

...

Sevgili Babama...

Ben kucukken Modern Cami’nin maketinin resmi Kozyatagi’ndaki evimizin duvarinda asiliydi ve bana cok guzel hayaller kurdururdu (sayfanin yukarisinda siyah fon uzerindeki Cami maketi fotografi). Cok cok kucukken onun uzaya ait bir yapi oldugunu dusunurdum. Biraz yasim ilerlediginde onun babamin tasarladigi Cami oldugunu anladigimda babamla gurur duymustum, hala bugun de gurur duymaya devam ediyorum. Kim bilir belki bugun mimar olmamin sebebi, o gun kurdugum hayallerdi, belki bu Cami’ydi. Bir keresinde bana fotograftaki maketi nasil yaptigini anlatmisti; duyduklarima inanamamistim, cunku makine yapimi gibi gozukuyordu, halbu ki onu da kendisi yapmisti. O donem ne 3d yazicilar ne de bilgisayarlar vardi tabi ki ve her sey elle yapiliyordu. Tasarim yetenegi kadar el becerisi de cok yuksek olan bir adamdi. Hollandada’ki bir is gorusmemde babamdan bahsetmistim; bana calismalarima ilham veren 5 tane ogeden bahsetmemi istemislerdi. Bunlardan biri ailem ve babamdi. Babamla gurur duydugumu ve hep onu ornek aldigimi soylemistim onlara. Hatta mulakati yapanlardan biri duygulanip kendi kizinin da kendi hakkinda boyle dusunmesini diledigini dile getirmisti. Hayat denilen hala daha ne ifade ettigini tam cozemedigim bu yola devam edebilmem icin babamin soyledigi bir cumle yeterliydi;

‘Ellerini yildizlara uzat, hedefe ulasamasanda ellerinde kalanlar senindir.’

Bu cumle bana hirsli degil ama azimli olmayi ogretti. Elimden geleni yapmayi, ama mutsuz oldugum noktada durmayi ogretti. Hirslarim yuzunden baskalarini mutsuz etmeyi degil, azmim sayesinde kendimi ve cevremdekileri mutlu etmeyi ogretti. Bu cumle sayesinde hep durust olmaya, dogru bildigim yoldan ayrilmamaya calistim, haksizliklara hic tahammulum olmadi. Biz guzel bir aileydik; boyle bir annem ve babam oldugu icin hep minnetle yasadim. Babam belki bugun aramizda degil ama varligini her zamankinden daha yakin hissediyorum kendime. O tanidigim en zeki, en iyi, durust, ahlakli ve ileri goruslu insanlardan biriydi. Bir yerlerde beni duyuyorsa eger onu hala cok sevdigimi ve cok ozledigimi bilmesini isterim. Bu yazi benim ona hediyemdir ve umarim ileride daha cok sey elimden gelir. Yazacak daha cok sey var fakat gercekten kelimeler yetmiyor ifade etmeye. Sana layik olmak dilegiyle...

Sevgili Kızın,

Maral

scan559_edited.jpg
scan556_edited_edited.jpg
bottom of page